Mucitlerini öldüren icatlar!

Mucitler ve icatları arasındaki ilişki kimi zaman fazlasıyla dramatik, duygusal ve hazin olabiliyor. Amaçları uğruna kendilerine zarar vermekten bile çekinmeyen birçok bilim adamı sırf bu yüzden hayatlarını kaybettiler.

14 Mart 2012 Çarşamba – 15:08

İşte icatları tarafından öldürülen 7 mucit…

Henry Smolinski…

Mühendis olan Smolinski’nin tek amacı uçan bir araba yapmaktı. Bu amaçla kurulan Advanced Vehicl Engineers firmasında çalışmaya başlayan Smolinski, bir Cessna tipi Skymaster uçağını Ford Pinto’yla birleştirerek amacına ulaşmak istedi. Smolinski 1973’te başladığı projeyi 1 yıl sonra piyasaya sunma niyetindeydi. Ancak 11 Eylül 1973’de pilot Harold Blake ile birlikte aracın test uçuşunu yaparken hayatını kaybetti. Aracın kanatları, otomobilden ayrıldı ve böylece icadı Smolinski’yi öldürmüş oldu.

Franz Reichelt…

Avusturya doğumlu Fransız mucit Franz Reichelt hayatını bir terzi olarak sürdürüyordu. Ancak terzi maskesi altında asıl yaptığı iş uçak pilotlarının giyebileceği uçan paraşüt görevi gören bir giysi yapmaktı. Reichelt’ın bu çabaları dikkat çekti ve ilgi gördü. Reichelt ürününün ilk testini yapay mankenlerle yaptı ve başarılı oldu. Ancak bu yeterli değildi, bir insanla da test yapması gerekiyordu. Kendini kurban seçti ve giysisini giyip Eyfel kulesine çıktı. Kendini kulenin düşük bir seviyesinden aşağıya bırakan Reichelt zemine çarptı ve hayatını kaybetti.

Horace Lawson Hunley…

Bir avukat olan Hunley’nin merakı denizaltılar üzerineydi. Üç farklı modelde denizaltının dizaynına yardım etmişti. İlk denizaltısını New Orleans’ta battı, ikincisi Alabama’da Mobil Bay’de battı. Üçüncü denizaltısında isekendisi de vardı ve 15 Ekim 1863’te denizaltı içinde 7 kabing örevlisiyle birlike Charleston sularında battı ve Hunley hayatını kaybetti.



Thomas Midgley, jr…

Midgley Jr. Kurşunlu benzin ve sera gazı ile ilgili çalışmalar yapıyordu. Bir keresinde bir basın toplantısında yakıtının güvenli olduğunu göstermek için ellerine kurşunlu benzin döktü, ayrıca 60 saniye boyunca benzini kokladı. Ancak kurşun zehirlenmesinden dolayı ölmedi. Ölümüne çocuk felci geçiren hastalar için yaptığı yatak sebep oldu. Halat ve makara sistemiyle kurulan yatakta 2 Kasım 1944’te iplere dolanmış olarak ölü bulundu.



Marie Curie…

Radyoaktivite üzerine yaptığı çalışmalarla efsane kimyager Marie Curie uranyumla yaptığı deneylerle radyoaktiviteyi bulmuştu. İki kez Nobel ödülü kazandı. Ancak Curie’nin ölümü de bu buluşundan dolayı gerçekleşti. 1934 yılında Fransa’nın Savoy kentinde kan kanserinden hayatını kaybetti. Hastalığı aşırı dozda radyasyona maruz kalmasına baağlandı. Bu yüzden ona bilim için ölen kadın dendi.

Valerian Abakovsky…

Abakovsky kendi icadı tarafından öldürülen bir Rus mucitti. İcadı yüksek hızlı bir Aerowagon tren motoruydu. Test sürüşü sırasında Abakovsky ve yanındaki 5 kişi hayatını kayebtti. Abakovskyi’nin icat ettiği motor aslında bir uçak motoruydu. Bu motorun üzerinde çalışan Abakovsky ne yazık ki öldüğünde 26 yaşındaydı.

Kaynak: CNN Turk

İstanbul “Emlakta nostalji rüzgarı 6!”

Leonardo Da Vinci’nin Haliç’e köprü projesi tasarladığını biliyor muydunuz? yada 1965’deki ‘Sualtı Asma Tüneli’ projesi size tanıdık geliyor mu? İşte emlakta nostalji rüzgarı 6.(Eski İstanbul Belgeleri isimli Facebook grubunun içeriklerinden yararlanıldı)

22 Nisan 2013, Pazartesi 15:57

Emlakta nostalji rüzgarı 6!

 

Nostalji yolculuğumuzun bu serisinde; 1960 tarihli gazete haberi dikkatimizi çekiyor. Haber, o tarihte İstanbul’da yapılacak ve yapımı devam eden inşaatları mercek altına almış. 1965 tarihli Hürriyet Gazetesi ise, Boğaz’ı birbirine bağlayacak ‘Sualtı Asma Tüneli’ projesine yer vermiş. 1965 imzalı Sualtı Asma Tüneli projesiyle günümüzün en önemli projelerinden biri olan Marmaray’ın benzerliği dikkatimizi çekiyor. Öte yandan 1502 yılında Leonarda Da Vinci’nin Haliç için tasarladığı köprü, banka ikramiye çekilişleri için yapılan apartmanlar, 1911 tarihli İstanbul Raylı Ulaşım Haritası  da turumuzda karşımıza çıkan diğer dökümanlar arasında…

 

 

Yapı ve Kredi’den apartmanlar – 1957 

Yukarıdaki tarihi kare, Kadıköy ve Acıbadem’de inşa edilen apartmanları gösteriyor. Yapı ve Kredi Bankası’nın ilanı olan fotoğrafta, apartmanların banka müşterileri için yapıldığından bahsediliyor.

 

 

İkramiye çekilişine katıl, Caddebostan’da daireyi kap – 1966 

Yukarıdaki fotoğraf ise, 1966 yılı tasarruf hesapları ikramiyeleri birinci çekilişine ait. Söz konusu çekilişte; 1 kişiye 100.000 lira, 1 kişiye 50.000 lira ve 1 kişiye de 65.000 lira değerinde Caddebostan’da apartman dairesi verilecekmiş.

 

 

İstanbul ve Ankara’da 8 ev – 1950 

T.C.Ziraat Bankası’na ait olan bu ilanda, bankanın Vadesiz Tasarruf Hesapları 1950 yılı ikramiyelerinde verecekleri yazılı. Söz konusu ikramiyede İstanbul ve Ankara’da 8 ev dağıtılacakmış.

 

 

1960’da neler olacak? 

1960 tarihli gazete haberi, söz konusu yıl içinde İstanbul’da neler yapılacağını duyuruyor. Habere göre; Samatya’da fuar sahası inşaatı yapılacakken, Beyazıt Meydanı için yeni bir plan hazırlanmış. Ayrıca Marmara Sahil Yolu’nun Yedikule’den sonraki kısmının inşasına devam ediliyormuş.

 

 

Leonardo Da Vinci’den Haliç’e köprü – 1502 

Çok eski zamanlara ait bu kare Leonardo Da Vinci’nin Haliç için tasarladığı köprü projesini gösteriyor. 1502 tarihli proje, zamanın padişahı 2. Beyazıt tarafından beğenilmediği için yapılamadı.

 


 

İstanbul Raylı Ulaşım Haritası – 1911 

Fotoğrafta, 1911 yılındaki İstanbul Raylı Ulaşım Haritası’nı görüyorsunuz.

 

 

İstanbul’da yeni 3 dev konak daha

Milliyet Magazin’in haberinde, İstanbul’a 3 dev yapının daha yapıldığı yazılı. Habere göre, bir zamanların Tokatlıyan, Perapalas ve Park Otel’inden sonra İstanbul 3 yeni otelle tanışmış. Bunlar; Intercontinental, Etap İstanbul ve Sheraton.

 

 

Çevreyolu nerelerden geçiyor – 1971

21 Haziran 1971 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde, İstanbul Çevre Yolu inşaatlarının tüm hızıyla devam ettiği anlatılıyor. Haberde, istimlak parası ile birlikte yolun 600 milyon liraya mal olacağı yazılı.

 

 

Yepyeni bir Moda – 1953 

1953 tarihli ilan Soytaş Moda Tesisleri’ne ait. İlana göre Soytaş Moda Tesisleri, Moda’da yepyeni bir yaşamın da kapılarını aralıyormuş.

 

 

Fenerbahçe’nin tapu senedi – 1964

Bu tarihi fotoğrafta da, Fenerbahçe Spor Klübü’nün 1964’deki tapu senedini görüyoruz.

 

 

1978’den kira kontratı örneği 

1978 tarihli bu belge ise o yıllarda kaleme alınmış bir kira kontratı. Yer ise Şişli Bomonti’ye ait.

 

 

Dolmabahçe Stadı’nın inşası yapılıyor – 1939 

1939 tarihli bu gazete haberinde, Dolmabahçe Stadı’nın inşasının yapıldığı anlatılıyor. Haberde stadın eldeki saha nisbetinde ancak 12 bin kişilik olabileceği yazılı.

 


 

Boğaziçi Köprüsü’nün teknik çizimlerinden – 1970 

Bu tarihi karede de, 1970 yılındaki Boğaziçi Köprüsü İnşaatı teknik çizimlerinden birini görüyorsunuz.

 

 

Belediye inşaatından tarih çıktı – 1934 

1934 tarihindeki Cumhuriyet Gazetesi’nde, belediyenin yapmış olduğu bir inşaat çalışması esnasında tarihi bir duvara rastlandığı anlatılıyor.

 

 

1965’deki Asma Köprü 

1965 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde dikkatleri çeken bir projeye yer verilmiş. Buna göre, Boğaz’ın iki yakası ‘Sualtı Asma Tüneli’ ile bağlanacakmış.

 

 

İnşaat ve tamirat ruhsatı – 1953 

1953 yılına ait bu belge, bir inşaat ve tamirat ruhsatı tezkeresi.

 

 

Dükkanı yanan esnafın kira isyanı – 1955 

1955 yılında Akşam Gazetesi Kapalıçarşı esnafının isyanını gün yüzüne çıkarmış. Kapalıçarşı’da çıkan yangın sonucu barakalara taşınan esnaftan belediyenin aldığı kiralara esnaf isyan ediyor.

 

 

Kaynak : Şebnem BER/Emlakkulisi.com

İstanbul “Emlakta nostalji rüzgarı 5!”

Emlakta nostalji rüzgarı; Çamlıca – Ümraniye’deki satılık arsalar, 4 sene taksit yapılan hemen teslim apartman daireleri ve daha birçok başlıkla devam ediyor. (Haberde Eski İstanbul Belgeleri isimli Facebook grubunun içeriklerinden yararlanılmıştır)…

21 Nisan 2013, Pazar 15:00

Emlakta nostalji rüzgarı 5!

Kategori: Genel

 

Emlakta nostalji rüzgarının 5. serisinde; eskinin Floryası’ndaki satılık apartman dairelerinden zamanın İmar Bakanı’nın katılımıyla gerçekleştirilen 1280 dairenin temel atma törenine, Taksim’e inşa edilen yeni binalardan Hilton Oteli’nin ilk yıllarına kadar pek çok  tarihi belge yer alıyor. Ayrıca Kurtuluş Caddesi’nin isim hikayesini ve Moda’daki heyelanın araziyi nasıl denize yuvarladığını gösteren fotoğraf ve haberlerde ilginizi çekecektir. İşte emlakta nostalji rüzgarı 5…

 

 

Florya Cennet Mahallesi’nde hemen teslim daireler – 1959 

Yuvam İnşaat’ın 1959 tarihli bu ilanında; şirketin Florya Cennet Mahallesi’nde inşa ettiği apartman dairelerinin satışına başlandığı duyuruluyor. İlanda, anahtar teslimlerinin hemen yapıldığı dairelerin 50 bin liradan başlayan fiyatlarla alıcılarını beklediği anlatılıyor. Üstelik dairelerin yarısı peşin ödendikten sonra diğer yarısı için 4 sene taksitlendirme yapılacakmış.

 

 

Çamlıca – Ümraniye’de 750 liraya arsa – 1959 

Yukarıdaki fotoğrafa göre, 1959 yılında Çamlıca Tursitik Evler Koll. Şti, Çamlıca – Ümraniye’de yer alan arsaların satışına başlamış. Su kuyularının açılabildiği arsaların fiyatları ise 750 liradan başlarken, 1500 liraya kadar çıkıyormuş.

 

 

Taksim’e yeni apartmanlar 

Yukarıdaki haberde, Taksim Meydanı’na iki sene içinde 2 milyon harcandığı yazılı. Ayrıca Taksim Meydanı’na inşa edilen yeni apartmanları en çok doktorlar ve işten çekilen tacirler yaptırıyormuş.

 

 

1280 adet daire inşaatının temel atma töreni – 1966

1966 tarihli belge, o yılların İmar ve İskan Bakanı Haldun Menteşeoğlu’nun davetini gösteriyor. Bakan, İstanbul Osmaniye’de Örnek Gecekondu Sitesi’ndeki 1280 daire inşaatının temel atma ve Türkiye Emlak Kredi Bankası’nın Ataköy Sitesi’ndeki yeni turistik tesislerinin açılışına davet ediyor.

 

 

Eviniz için badana işleri

Eski yaşanmışlıkları gösteren bir fotoğrafta, Angelos Miyakis adlı kişiye ait. Beyoğlu’nda dükkanı olan zat o yıllarda her türlü yağlı boya ve badana işlerini yapıyormuş.

 

 

Mahmutpaşa’da mobilya fabrikası – 1880 

1880 tarihli bu fotoğraf, merkezi Mahmutpaşa’da bulunan Leon Friedmann Mobilya Fabrikası’na ait. Mobilyalar için veresiye satışlar da mümkünmüş.

 

 

Hilton Oteli – 1950’li yıllar 

Yukarıdaki karede, İstanbul Hilton Oteli’nin ilk zamanlarını görüyorsunuz. Tanıtım broşürünü gösteren fotoğrafta, otelin Boğaz manzaralı 300 odasının olduğu yazılı.

 

 

Denize sıfır Yeniköy Carlton Oteli 

Eski İstanbul’un gözde otellerinden biri de, Yeniköy sahilinde bulunan Carlton Oteli idi. Fotoğraftan, otelin 240 yatak kapasitesine sahip olduğunu anlıyoruz.

 

 

Bakırköy’de her türlü yapıya çimento 

Eski İstanbul’un Bakırköy’ünde yer alan Bakırköy Çimento Türk Anonim Şirketi ise, ‘her türlü yapıya en elverişli’ çimentolar satıyormuş.

 

 

Perşembe Pazarı – 1986 

Yukarıdaki broşürde Karaköy’de konumlu Perşembe Pazarı’nın 1986 yılındaki maketini görüyoruz.

 

 

Yollar ve büyük inşaat için 60 milyon lira – 1953

1950 – 1953 tarihli İl ve Şehir Hizmetleri’nin kitapçık fotoğrafında, dört yılda İstanbul yolları ve büyük inşaat için 60 milyon liralık bedel ödendiği yazılı.

 

 

Ataköy Sahil Şehri 

Eski İstanbul’un büyük inşaat projeleri arasında yer alan Ataköy Sahil Şehri; plajları, gazinoları, kültür tesisleri ve apartmanları ile o yıllarda oldukça dikkat çekiyordu. Fotoğrafta, Türkiye Emlak Kredi Bankası tarafından yapılan projenin bitmiş hali gösteriliyor.

 

 

Binanıza parasız aydınlatma 

Beyoğlu’nda yer alan elektrik şirketinin bu ilanında, mühendislerin binalara her türlü aydınlatma projesi yapacağı duyuruluyor. Üstelik parasız olarak.

 

 

‘Galata’da Devlet Mütahidi’

Yukarıdaki kare ise, 1931 yılında Galata’da ofisi bulunan Tomas Gesaryan isimli vatandaşın devlet mütahidi ve tüccarlık yaptığını belgeliyor.

 

 

Kurtuluş Caddesi’ne ismi veriliyor – 1929 

Yukarıdaki haberde, 1929 yılına kadar ‘Tatavla’ olarak anılan caddeye ‘Kurtuluş’ adının verileceğine dair kararın alındığı belirtiliyor. İsim değişikliğinin nedeni ise, Tatavla’nın canileri ve hırsızları andıran bir kelime olması.

 

 

Moda’daki araziyi deniz yuttu – 1940 

19 Mart 1940 tarihli Akşam Gazetesi’nin haberinden, Moda’da heyelan olduğunu öğreniyoruz. Üstelik heyelan, bir kısım arazinin denize yuvarlanmasına neden olmuş.

 

 

Kaynak : Şebnem BER/Emlakkulisi.com

İstanbul “Emlakta nostalji rüzgarı 4!”

Bayramoğlu’nda plajı bol arsalar ya da Küçükyalı’da lüks yalı daireleri. Nostalji turunun bu durağında karşımıza çıkan kareler bunlarla sınırlı değil elbet. (Haberde Eski İstanbul Belgeleri isimli Facebook grubunun içeriklerinden yararlanılmıştır)…

19 Nisan 2013, Cuma 15:28

Emlakta nostalji rüzgarı 4!

‘Emlakta Nostalji Rüzgarı’ yazı dizimizde eskilere dair yaşananları belgeleyen fotoğraf ve haberleri sizinle paylaşmaya devam ediyoruz. Haberimizde; Gebze’deki müstakil tapulu arsalardan Sirkeci Palas’taki inşaat şirketine, Zümrüt İnşaat’ın Sarıyer’e kondurduğu evlerden Eyüp’teki emlakçıya kadar yine birçok tarihi kareyi görebileceksiniz. İşte sizler için yeni bir nostalji turu daha…

Bayramoğlu’nun satılık arsaları – 1959

1959 yılındaki bu ilanda, İstanbul’un sayfiye yeri olan Bayramoğlu’ndaki satılık arsalar anlatılıyor. İlanda ayrıca, suyu ve plajı bol olan Bayramoğlu’na her sabah Kadıköy’den otobüs kalktığı da yazılı.

Yalı dairesi mi aramıştınız? – 1967 

1967 tarihli ilanda, Küçükyalı’daki satılık yalı daireleri duyuruluyor. Adalar’a karşı konumlu olan bu lüks  yalı dairelerine o yıllarda 53 bin, 66 bin ya da 77 bin liraya sahip olmak mümkündü.

Mimar arayanlara… 

Bu fotoğrafta ise geçmiş yılların mimarlarından İrfan Ertem’in duyurusunu görüyoruz. Yüksek mimar İrfan Ertem, proje – inşaat – betonarme – kontrol işlerini gerçekleştirdiklerinin bilgisini veriyor.

Gebze’de müstakil tapulu arsa 

Bu karede de Gebze Aksaköy’de geçmiş yılların satılık arsalarının ilanı var. Bir arsa ofisi olan Fatih Ticaret tarafından satılığa çıkarılan arsaların özelliklerine baktığımızda ise; resmi ifrazlı müstakil tapulu, vasıtası, yolu, suyu, elektriği olan arsalar olduğunu okuyoruz.

1954’te denizi parsellemişler…

Azim Ticaret adlı bir firma, 1954 yılının İstanbul’unda denizi parsellediğini duyuruyor. Üstelik Gürpınar İtalyan Kampı ve Doktorlar Sitesi’nin ortasında. İlanda, deniz arsasına sahip olmaları için vatandaşlar bilgilendiriliyor.

Sirkeci Palas’ta bir inşaat şirketi… 

Yukaridaki kare, Becker – Fiebig isimli İnşaat Ortaklığı Anonim Şirketi’nin İstanbul Şubesi’ni belgeliyor. Söz konusu şubenin bulunduğu yer ise, Sirkeci Palas.

Zümrüt’ten evler – 1952 

Zümrüt Evler İnşaat Kollektif Şirketi’nin inşaat broşürünü ise yukarıda görüyorsunuz. Sarıyer’de inşa ettiği evlerle tanına şirketin bu broşürü 1952 tarihli.

Eyüp’te emlakçı…

Günümüzün popüler mesleği emlakçılık, eski İstanbullular tarafından da ilgi görüyormuş anlaşılan. Yukarıdaki fotoğrafta Eyüp’ün emlakçılarından Bozkurt Emlak’ın tanıtımını görüyoruz. Bozkurt Emlak’ta her türlü alım, satım, ipotek ve tapu işleri yapılıyormuş.

1964’ten bir yol planı…

1964 tarihli Tercüman Gazetesi’nin bu haberinde, Beyazıt Meydanın’da üniversite kütüphanesinin önünden geçen yolun yapılan yeni planda ortadan kaldırıldığının bilgisi veriliyor.

Milli Saraylar Müdüriyeti’nden izin…

Yukarıdaki tarihi belge, Milli Saraylar Müdüriyeti’ne gönderilen bir dilekçe. Söz konusu belgede, Dolmabahçe Sarayı’nın karşısında bulunan bir arazide bina yapmanın mümkün olup olmayacağı soruluyor. Verilen yanıtı merak mı ettiniz? İşte yanıtı…

Milli Saraylar Müdüriyeti’nin cevabı…  

Milli Saraylar Müdüriyeti’nin arsa üzerine bina yapılıp yapılmayacağına dair verdiği cevapta ise, iznin çıkmadığını okuyoruz. Arsa, Saray merbutatından olduğu için bina yapımı uygun görülmemiş.

Tramvaya köpek ve tavukla binmek yasak

Geçmiş yılların gözde ulaşım araçlarından olan tramvaylar da yapılması yasak olan şeyleri biliyor muydunuz? İşte yanıtı; Tramvayda tükürmek, sigara içmek, kapıları açık bırakmak, köpek veya tavukla binmek yasaktı. Ayrıca yolcuların yol ücretini bozuk para ile ödemesi de mecburiydi.

İstanbul’da toplu taşıma – 1958 

Yukarıdaki kare, 1958 yılında İstanbul kentiçi toplu taşıma planını resmediyor. Fotoğrafta, tramvay ve otobüs hatlarını görebilirsiniz.

Adalar – Yalova seferleri – 1938 

1938 – 1939 tarihli Adalar – Kadıköy – Anadolu – Yalova seferlerinin yazılı olduğu bu broşür, kelimenin tam anlamıyla tarih kokuyor.

Köprü geçiş ücreti 100 lira 

Fotoğrafta, geçmiş yılların İstanbul’unda Boğaziçi Köprüsü’nden geçmek için bir dönem 100 lira geçiş ücreti alındığını görüyoruz.

Tramvay bileti üzerindeki güzergaha dikkat 

Fotoğrafta, eskilerden bir tramvay biletini görüyorsunuz. Ancak biletteki tramvay güzergahına dikkat etmenizde fayda var. O yıllarda Edirnekapı’dan Bebek’e kadar tramvay ulaşımı sağlanıyormuş.

1909’daki metro projesi 

1909 tarihli bu belgede ise, Taksim – Beyazıt arası için önerilmiş metro hattı projesini görüyoruz. Söz konusu hatta duraklar da şöyle; Taksim, Galatasaray, Tünel, Karaköy, Yeni Cami, Sirkeci, Babıali ve Beyazıt.

Yeşilköy Havalimanı’na dair

Yeşilköy Havalimanı’nın Yeni Terminal Binası 1. Ünite Açılışı’nı gösteren belge.

Kaynak : Şebnem BER/Emlakkulisi.com

İstanbul “Emlakta nostalji rüzgarı 3!”

Bu kez 1876 tarihli ‘Yeni Şehir’ projesinden başlayıp 1973 yılındaki Boğaziçi Köprüsü’nün açılış törenine kadar İstanbul tarihinde yer etmiş birçok durağın kapısını çaldık. (Eski İstanbul Belgeleri isimli Facebook grubunun içeriklerinden yararlanılmıştır)

18 Nisan 2013, Perşembe 16:47

Emlakta nostalji rüzgarı 3!

 

1980’li yıllarda İstanbul’un trafik çilesi bitmiş miydi? Şehrin sokak ve caddeleri nasıl bir manzaraya sahipti? Sokak isimleri neden beğenilmiyordu? Tüm bu sorulardan anlaşılacağı üzere nostalji turumuzda halkın geçmiş yıllarda yakındığı kent sorunlarını irdeledik. Ayrıca kendimizi daha da geçmişe gitmekten alıkoyamadık ve 1876 yılına kadar inerek günümüzün popüler projelerinden biri olan ‘Yeni Şehir Projesi’ nin bir başka versiyonuna rastladık. İstanbul tarihine damga vurmuş inşaatlardan biri olan Boğaziçi Köprüsü’ne dair bulduğumuz kayıtlarda oldukça dikkat çekiciydi. Eski İstanbul Belgeleri isimli Facebook grubunun içeriklerinden derlediğimiz haberimize kaldığımız yerden devam ediyoruz…

İstanbul’un trafik çilesi bitiyor (mu?) 

10 Nisan 1988 tarihli Bugün Gazetesi’nin haberinde, temeli atılan İstanbul metrosunun yıl sonunda hizmete başlayacağı duyuruluyor. Fotoğrafta ise, Norveç’ten ithal edilecek metro vagonu görülüyor. Ayrıca bu vagonlar sayesinde İstanbul’un trafik sorununun bir yıl içinde biteceği vurgulanıyor.

Caddeler toz bulutu altında!

1950 tarihli Halkın Sesi haberlerinden birinde, İstanbul caddelerinin toz bulutu altında kaldığından yakınılıyor. Yazıda dikkatimizi çeken unsur ise halkın şu sitemi; “Acaba alakalıların vazifelerini hakkı ile yapmaları için her mahallede ve caddede muhakkak nüfuzlu bir kimsenin mi oturması lazımdır?”

Yıldız Caddesi’nin kaldırımları harap! 

Halkın Sesi’nin yükseldiği bir başka haberde ise yine manidar cümleler kendini gösteriyor. Bu haberde, Beşiktaş Yıldız Caddesi’nin kaldırımlarının yapılmadığı ve caddenin kötü bir manzara aldığı belirtiliyor.

Kumkapı başı boş araçlarla dolu!

Bu haberde, Halkın Sesi’nin bu kez Kumkapı için yükseldiğini görüyoruz. Vatandaş Kumkapı’nın tamir edilmemiş bozuk sokaklarından, caddelere bırakılan başı boş araçlarından sebep dert yanıyor.

Eyüp Sultan Camii’sinde satıcı çilesi!

Yukarıdaki haberden o yıllarda Halkın Sesi’nin Eyüp Sultan Camii’nden de çıktığını anlıyoruz. Haberde halk, Eyüp Sultan Camii avlusunun pislik içinde olduğunu ve camide etraflarını saran dilencilerden, satıcılardan sebep ibadetlerini yapamaz hale geldiklerini anlatıyor.

İstanbul halkı ecnebi cadde isimleri istemiyor!

12 Şubat 1931 tarihinde yayımlanan haberde İstanbul’un bazı ecnebi cadde isimlerinin değiştirileceği anlatılıyor. Örneğin Belediye, Beyoğlu’nda bulunan ‘Lorande’ sokağının adı konusunda oldukça fazla eleştiri almış. Haberde, bu eleştirilerin dikkate alınarak sokağın adının değiştirileceğine vurgu yapılıyor.

Beyazıt Meydanı’nda hala abide yok!

Cumhuriyet Gazetesi’nin 14 Mart 1934 tarihli haberinde Beyazıt Meydanı’na iki adet abidenin inşa edileceğinin müjdesi veriliyor. Hatta Beyazıt Meydanı’na dikilecek abide ile 16 Mart Şehitleri Abidesi için Belediye bütçesine tahsisat koyulduğundan bile dem vuruluyor. Ancak o abideler hala yok.

Adım adım Boğaziçi Köprüsü… 

 


Boğaziçi Köprüsü’nün Temel Atma Töreni! 

20 Şubat 1970 yılında Boğaziçi Köprüsü’nün Temel Atma Töreni gerçekleştirildi. Fotoğrafta temel atma törenine katılmak isteyenlerin 60 kuruş vererek aldıkları bileti görüyoruz.

Köprü inşaatında birleşme sağlandı!

Boğaziçi Köprüsü’nün 1970 yılındaki temel atma törenini gördükten sonra gelelim köprüdeki inşaat çalışmalarının ne durumda olduğuna. Tarihler 18 Mayıs 1973’e geldiğinde Hürriyet Gazetesi’ni alanlar tam sayfa köprü haberini gördüler. Haberde, Boğaziçi Köprüsü inşaat çalışmalarında Asya ile Avrupa’nın birleştirildiği ve Türk işçilerinin emeği anlatılıyor.

Boğaziçi Köprüsü’nde mutlu son! 

Bu fotoğraf ise, Boğaziçi Köprüsü’nün açılışını simgeliyor. Uzun ve yorucu çalışmalar neticesinde nihayet İstanbul’a kazandırılan Boğaziçi Köprüsü’nün 30 Ekim 1973 tarihinde devlet töreniyle açıldığını görüyoruz.

İstanbul bir vapur daha kazandı!

Boğaziçi Köprüsü dedikten sonra İstanbul Boğazı’nın sahibi vapurları unutmak olmaz. Deniz ulaşımını sağlayan vapurlardan Fenerbahçe Vapuru’nun İngiltere’de inşa ettirildiğini biliyor muydunuz? Fotoğrafta, Denizcilik Bankası Şehir Hatları İşletmesi tarafından inşa ettirilen Fenerbahçe Vapuru’nun 1953 yılında Boğaz sularıyla tanışmasını izliyoruz.

1876 yılının ‘Yeni Şehir’ projesi 

Fotoğrafta, günümüzün gündem konularından biri olan Yeni Şehir projesinin 1876 tarihli versiyonunu görebilirsiniz. Gavand isimli bir yabancı tarafından tasarlanan projeyle, Yedikule’den Ahırkapı’ya kadar denizin doldurulacağı planlanıyor.

Eskilerden bir ev tapusu

Fotoğraftaki İstanbullu bir hanıma ait ev tapusu oldukça eski.

Bakırköy’ün temelleri atılıyor 

Yukarıdaki ilanda ise, Bakırköy’deki satılık arsalar tanıtılıyor. İlanda elektriği, telefonu, belediye otobüslerinin olduğu arsaların 12 ay vadeyle satıldığını okuyoruz. Kimbilir bu ilanla arsa alanlar bugünün Bakırköy’ünün temelini de o tarihlerde attılar.

Galata’da emlakçı mı aramıştınız? 

Emlak alım – satım işlerinizi yorulmadan, üzülmeden ve aldanmadan yapmak mı istiyorsunuz? O halde Orhan Dinçel Emlak İşleri Bürosu’na uğrayın.

İstanbul’un nüfusu 1.5 milyonu aştı!

Şu an yaklaşık 14 milyon nüfusa sahip olan İstanbul’un 1955’deki nüfusunu yazmış Son Posta Gazetesi. Bugünün rakamıyla kıyasladığımızda oldukça şaşırtıcı olsa gerek.

Kaynak : Şebnem BER/Emlakkulisi.com

İstanbul “Emlakta nostalji rüzgarı 2!”

Buram buram tarih kokan yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ederken, bu kez 1800 ve 1900’lü yılların İstanbul’una ait haritaları da araştırdık. Ayrıca eski imar planları ile metro ve yol projelerini de unutmadık. İşte tüm yönleriyle geçmişteki İstanbul.

12 Nisan 2013, Cuma 16:58

Emlakta nostalji rüzgarı 2!

 

Nostalji yolculuğumuzda bu sefer 1800’li yılların İstanbul’una kadar gittik. O yıllarda şehre ait haritadan tutun da, 1936 yılındaki İstanbul imar planına kadar birçok tarihi dökümana ulaştık. Ayrıca Taksim’den Tarlabaşına, Kadıköy’den Üsküdar’a kadar kentin pek çok bölgesinin plan ve krokileri ile yol çalışmalarına da değindik. Tabii şehrin satılık plajları da gözümüzden kaçmadı. Eski İstanbul Belgeleri isimli Facebook grubunun içeriklerinden yararlanarak yaptığımız yolculuğumuza  gelin birlikte devam edelim…

“Notitia Urbis Constantinopolitanae” – 1854 

Bu başlık size şaşırtıcı gelmiş olabilir. ‘Notitia Urbis Constantinopolitanae’, İstanbul’un planı anlamına geliyor. Belge, bizlere o yıllardaki İstanbul’un resmi bölümlerini gösteriyor. Bu bölümlerdeki önemli yerlerin listesi, sokak ve ev adetleri yer alıyor.

İstanbul haritası – 1856 

1854 tarihli İstanbul planını anlattıktan sonra gelelim 2 sene sonraki İstanbul’a. 1856 tarihli bu harita o zamanlar ‘Constantinopolitanae’ denilen İstanbul’u gösteriyor.

Tarlabaşı / Sakızağacı – 1905 

Tarihi dökümanlarımızdan biri de, 1905 yılındaki Tarlabaşı / Sakızağacı’nı gösteren bu plan.

Üsküdar’ın krokisi – 1934

İstanbul’un tarihi semtlerinden biri olan Üsküdar’ın 1934 yılındaki krokisini merak ediyor musunuz? Yukarıdaki fotoğrafta; Büyük Çamlıca, Bulgurlu, Libadi, Kısıklı, Burhaniye, Küçük Çamlıca, Acıbadem, Tophanelioğlu ve Bağlarbaşı’nı görebilirsiniz.

Kadıköy’ün krokisi – 1934

1934 yılındaki Üsküdar’ın krokisine baktıktan sonra gelelim Kadıköy’e. 1934 tarihli bu Kadıköy krokisinde ise Kadıköy’ün semtlerini görüyoruz. Bu semtler; Kızıltoprak, Kalamış, Fenerbahçe, Göztepe, Çiftehavuzlar ve Cadde Bostanı.

Gayrimenkul şirketinin hisse senedi – 1914 

Yukarıda gördüğünüz 1914 tarihli hisse senedi, İstanbul merkezli Osmanlı Gayrimenkul Şirketi’ne ait. Sermayesi ise 600000 lira. Senedin altında yer alan fotoğraflarda Dolmabahçe ve Sarayburnu var.

Konağa yangın sigortası – 1916 

Yangından, depremden ve türlü afetlerden kaynaklanan hasarlar için konutunuzu güvence altına alınan sigortalar sadece günümüz insanı tarafından değil, eski İstanbul sakinleri tarafından da tercih ediliyormuş. Bu belge, İlyas Bey’in Aksaray’daki konağı için yaptırdığı yangın sigortası. Union Yangın Sigorta Şirketi tarafından yapılan sigorta, 1916 tarihli.

Figora Gazetesi’nden.. – 1930 

1930 tarihinde Figaro Gazetesi okuyucularına İstanbul’daki satılık sarayı duyuruyor. İstiklal Caddesi 245 numarada konumlu saray, Galatasaray Parkı manzaralı, lük, modern ve özel banyolara sahip.

İstanbul’un taşı toprağı altın – 1931

1931 tarihli bu ilan, ‘İstanbul’un taşı toprağı altın’ tabirine ne kadar da uyuyor. Söz konusu ilanda Taksim Talimhane’den arsa alınması öneriliyor.

İstanbul’un imar planı hazırlanıyor – 1936

1936 yılına gelindiğinde ise İstanbul imar planının bir Fransız tarafından yapılacağını görüyoruz.

20 Mayıs 1936 tarihli Kurun Gazetesi’nin haberinde, Fransız şehircilik mütehassısı Henri Prost’un İstanbul’un imar planını yapmak üzere kente geldiğini okuyoruz. Haberde, İstanbul’a davet edilen Prost’un kentin imar planını oluşturulmakla görevlendirildiği duyuruluyor.

İstanbul haritası – 1950 

Bir zamanlar ‘Constantinopolitanae’ denilen İstanbul’un 1856 yılındaki haritasını yukarıda görmüştünüz. 1950 tarihli bu harita da ise nihayet ‘İstanbul’ ismiyle basılan İstanbul haritasını inceleyebilirsiniz.

Eskilerden metro projesi

Çağdaş dünyanın olmazsa olmazı metro projeleri eski İstanbul’da da önemsenen konulardan biriydi. Karaköy ile Taksim arası metro projesine ait bu plana göre istasyon duraklarını ise şöyle görüyoruz; Karaköy – Galata – Şişhane – Tepebaşı – Galatasaray – Taksim.

Haydarpaşa Liman Projesi

Bu tarihi dökümanda Haydarpaşa Liman Projesi’ni görüyoruz. Ancak bir ayrıntı gözlerimizden kaçmıyor. O da, planın Rumca olması.

Muntazam asfalt yollarıyla Levend Mahallesi – 1951

13 Ocak 1951 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Levend Mahallesi’nin geldiği son noktayı okuyoruz. Muntazam asfalt yolları, modern kanalizasyon şebekesi ve mamur yeşil sahalarıyla Levend’de ayrıca Levend – Sirkeci arası otobüs seferleri de yapılıyor.

Maçka – Eminönü tramvay seferleri iptal – 1952

1952 tarihli bu haberde, Maçka ile Eminönü arası tramvay seferlerinin iptal edileceği belirtiliyor. Söz konusu hatta artık otobüs seferlerinin sıklaştırılacağından bahsediliyor.

Beyoğlu’na yollar – 1960

1960’a gelindiğinde ise Beyoğlu’na yapılacak yollar dikkatimizi çekiyor. Fotoğrafını gördüğünüz haberde, yapılacak Taksim – Azapkapı Yolu’nun 2 kilometre uzunluğunda ve 30 metre genişliğinde olduğu anlatılıyor.

Yatırım için satılık plajlara bakın – 1954

1954 yılında Florya – Küçükçekmece içinde yer alan satılık plajlara bakmanızda fayda var. 2800 liraya satılık bu plajların bir tarafı Londra Asfaltı bir tarafı ise Florya kumunu havi lebiderya.

Levend Mahallesi’ne 255 ev inşaatı – 1954

Bu fotoğrafta ise, Şişli Levend Mahallesi 3. kısımda yer alacak 255 evin inşaatına başlandığının duyurulduğunu görüyoruz. 1955 yılında tamamlanacak evlerden birine sahip olmak için Türkiye Emlak Kredi Bankası’nda bir ev hesabı açtırmak yeterli.

Aydın Doğan’dan yeni bir hizmet daha 

Yukarıda gördüğümüz bu duyuruda, Adın Doğan Ticaret’in halka yeni bir hizmette bulunacağı yazıyor. O güne kadar yüzbinlerce kişiyi ev sahibi yapan firmanın yeni bir parselasyona giriştiği  anlatılıyor.

Kalamış’ta daire

İstanbul Bankası bu ilanında, ev hesabı çatıranların Kalamış’da bulunan güzel apartman dairesine sahip olabileceklerini belirtiyor.

Kaynak : Şebnem BER/Emlakkulisi.com

İstanbul “Emlakta nostalji rüzgarı!”

Bir zamanların İstanbul’unda emlak sektörüne dair hangi gelişmelerin yaşandığını merak ediyor musunuz? Cevabınız ‘evet’ ise, emlakta nostalji turuna hazır olun. (Haberde Eski İstanbul Belgeleri isimli Facebook grubunun içeriklerinden yararlanılmıştır)…

11 Nisan 2013, Perşembe 17:12

Emlakta nostalji rüzgarı!

Kategori: Genel

Levent’te 14 bin liraya satılık villa ya da Ataköy sahiline kurulacak lojman ve gazinolar… Günümüzde duymaya alışık olmadığımız bu fiyat ve tabirlere geçmişin tozlu sayfalarında rastlıyoruz. Bahsetmeye çalıştığımız konu ise, geçmiş yıllarda İstanbul emlak sektöründe yaşanan gelişmelerin neler olduğu. Meraklısı için geçmiş yıllarda İstanbul’da sektör adına neler yapıldığını araştırdık. İşte sonuçlar…

Ataköy Sahil Şehri – 1956 

1956 tarihli bu haberde 60 bin nüfuslu Ataköy Sahil Şehri’nin inşaat çalışmalarının başladığı duyuruluyor. Proje kapsamında 12 bin lojman, 3 turistik otel, plaj ve gazinolar ile çarşılar, kültür ve spor tesislerinin olacağına vurgu yapılıyor. Projeden konut almak isteyenlere ise faizli ve ikramiyeli bir ev hesabı açtırmaları öneriliyor.

İstanbul’un yeni semti: Levent – 1951

Günümüzün popüler bölgeleri arasında gelen Levent’te 14 bin liraya müstakil bir ev satın alabilir misiniz? Bu soruya eminiz ki ‘hayır’ yanıtını verirsiniz. Bu fiyata bir ev ancak 1951 yılında alınırdı sanıyoruz. Nitekim o yıllarda Levent’te inşa edilen toplam 391 konutun fiyatlarına baktığımızda ortalama 14 bin TL olduğunu anlıyoruz.

İstanbul’a ucuz evler yapılıyor – 1950

3 Mayıs 1950 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan bu haberde, Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gökay’ın İstanbul’un bazı bölgelerinde ucuz evlerin inşaatının başlatılacağını duyurduğunu okuyoruz. Ancak haberde, valinin ucuz evlerin hangi arsalar üzerinde yükseleceğini sakladığını görüyoruz.

Mecidiyeköyü ve Zeytinburnu’nda gecekondular – 1951

1 Temmuz 1951 tarihli bu haberde Mecidiyeköyü ve Zeytinburnu gecekondu mıntıkasında yeni gecekondular yapmak isteyen kişilerin engellenildiğinden bahsediliyor. Anlaşılan o ki, o yıllarda kaçak yapılaşma hız kesmiyordu.

Zincirlikuyu – Levent – 1949

6 Temmuz 1949 tarihli bu haberde ise Zincirlikuyu’ya doğru inşaat faaliyetlerinin fazlalaştığı anlatılıyor. İstanbul’un Mecidiyeköyü’nden Zincirlikuyu ve Levend Çiftliği’ne doğru genişledildiğinin anlatıldığı haberde, Ali Sami Yen Stadı’nın inşaatının devam ettiği vurgulanıyor. Ayrıca 1949 yılında Zincirlikuyu’da 60 evin inşaatının devam ettiğini ve evlerin sonbaharda teslim edileceğinin duyurulduğunu görüyoruz.

Hilton Oteli

Bu haberde, Taksim’de yer alan Hilton Oteli inşaatının yapılacağı duyuruluyor. Otelin 300 odalı turistik bir otel olacağı vurgulanıyor.

Mecidiyeköyü’ne tramvay seferleri başladı – 1934 

20 Eylül 1934 tarihli bu haberde Mecidiyeköyü’ne tramvay seferlerinin başladığı duyuruluyor.  Habere göre, Mecidiyeköy ile Şişli arasındaki tramvay sadece 250 metrelik mesafe için ulaşımı sağlıyor. Ayrıca şimdinin Mecidiyeköy’ünün o zamanlar ‘Mecidiyeköyü’ olarak nitelendirildiği ve İstanbul’un sayfiye yeri olarak kabul edildiği de gözümüzden kaçmıyor.

Suadiye’ye tramvay – 1934 

Anlaşılan 1934 yılında sadece Meciyeköy ile Şişli arasında değil, Kadıköy – Suadiye arasına da tramvay inşaatı yapıldı. Bu habere göre, Kadıköy’den Suadiye’ye doğru ulaşımı sağlayacak tramvay yolunun inşaatı tam gaz devam ediyor.

Mıgırdiç Tokatlıyan Oteli, Tarabya – 1905

Bu fotoğrafta Beyoğlu’nda bulunan ünlü Tokatlıyan Oteli’nin Tarabya’daki yazlık şubesini görüyoruz. Tarabya’ya kondurulan 1905 versiyonlu Tokatlıyan Oteli, mimarisi ve konumuyla dikkat çekiyor.

Beyoğlu’nda Avrupa Pasajı satılık – 1929

24 Mart 1929 tarihli bu haberde, Beyoğlu’nda bulunan Avrupa Pasajı’ndaki tüm dükkan ve odaların satılığa çıkarıldığını öğreniyoruz. Ayrıca dükkan ve odaların ihale usulüyle satılacağını okuyoruz.

Beş sene taksitle arsa satışı – 1950

1950’de Florya Asfaltı üzerinde satılık bir arsanın fiyatı ne kadardı dersiniz? O yıllarda söz konusu bölgede arsalar 1500 ile 2500 liradan satılıyordu. Ayrıca arsaların alımında ödeme kolaylığı da yapılıyordu. Arsayı almak isteyen bedelin dörtte birini peşinat olarak verdikten sonra kalan tutarı beş taksitte ödeyebiliyordu.

İnşaat yaptıranlara kereste

Nostaljik dökümanlardan biri de bu kereste mağazasının ilanı. Kleanti Zafiridi Kereste ve Parke Mağazası, inşaat yaptıranlara kereste çeşitlerini duyuruyor.

Sarıyer’de satılık villa – 1951

Zümrüd Evler İnşaat Şirketi’nin 1951 yılında Sarıyer’deki satılık villalarını görmenizde fayda var. Şirketin söz konusu bu ilanında ev sahibi olmak isteyenlere müjde veriliyor. Haberde şirket, istedikleri kalitede villalardan birine sahip olabilmeleri için müşterilerini acele şantiyelerine davet ediyor.

3 liraya denize nazır satılık arsa

Denize nazır en nadide satılık arsaların 3 lira olacağı aklınıza gelir miydi? Nostalji turumuzda rastladığımız bu ilana göre, Florya – Yeşilköy Yolu üzerindeki satılık arsa fiyatlarının 3 lira olduğunu görüyoruz.

Her türlü konfora sahip; İncirli Bahçeli Evler satışta

Bu dökümanda, Florya Asfaltı üzerinde inşa edilen İncirli Bahçeli Evler projesinin açılışına davet var. Elektriği olan, içinde akar memba suyu gibi her türlü konfora sahip evlerin o yıllarda ortalama 25000 liraya satılığa çıkarıldığını görüyoruz.

Bebek’te yalı dairesi – 1951

1951 yılında Tutum Bankası’nın müşterilerini Bebek’te yalı apartmanında kat sahibi yapmak için bir çekiliş kampanyası başlattığını görüyoruz. Bunun için banka, en az 100 liralık bir hesap açtırmanın yeterli olacağını vurgu yapıyor.

Adalar’da satılık ev ve köşkler 

Nostalji yolculuğumuzda karşımıza İstanbul’un göz bebekleri olan Adalar’daki satılık ev ilanları da çıkıyor. Bir emlak komisyoncusunun bu ilanına göre, Büyükada, Heybeli, Burgaz ve Kınalı’da satışta olan ev, köşk ve arsaların reklamı yapılıyor.

Kalamış Koyu’nda satılık arsa – 1960

7 kasım 1960 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Kalamış Koyu’ndaki satılık arsaları görüyoruz. Haberde söz konusu arsaların vadeli olarak satıldığı da belirtilmiş. Fotoğrafa baktığımızda o yıllarda bölgede bir apartmanın inşaa edildiğini de anlıyoruz.

Cümbüş İnşaat’tan satılık daireler

Cümbüş İnşaat’ın bu ilanında ise, şirketin Kalamış’ta inşa ettiği 22 adet dairesinin satışta olduğunu anlıyoruz. Denize nazır betonarme, modern ve kaliteli olarak nitelenen satılık apartma dairelerinin 2  tanesi ise döşenerek teslim edilecekmiş.

Kaynak : Şebnem BER/Emlakkulisi.com

Prizden internet bağlantısı nasıl yapılır?

Powerline adaptörü nedir ve ne işe yarar?

Mesela evinizde yerel bir ağ kurup her odadan sorunsuzca internete bağlanmak istemez misiniz? Bu iş için kullanacağınız WLAN, sizi çabucak kapsama alanı dışına atacaktır. Elektrik hattı (Powerline) adaptörleri ile bu işi çok daha hızlı yapabilirsiniz; zira her odadaki prizden internete bağlanabileceksiniz.

Yeni kablo, matkapla delme işlemleri, pislik, toz… Bu sayılanların hiçbirine gerek yok. Henüz yaygınlaşma aşamasında olan ve çoğu kullanıcı tarafından tam olarak ne olduğu bilinmeyen Powerline adaptörleri sayesinde evinizin her odasında bulunan standart bir priz ile evin her tarafına internet ve ağ erişimi yayabilirsiniz. Çiftler halinde satılan adaptörlerin birçok avantajı var:

Basit ve stabil
Evinizdeki her odada en az bir adet priz vardır. Bunlar aracılığı ile her yöne veri gönderebilir veya alabilirsiniz. Normal bir LAN ağı kurmak için matkapla delikler açıp kablo döşemeniz gerekir. Kablosuz ağ kullandığınızda ise delme işinden kurtulursunuz; fakat bu sefer de sinyal birçok duvar ve/veya tavandan geçmek zorunda kaldığı için beklenmedik bir anda kablosuz tekniğinin sınırlarına gelirsiniz.

WLAN’dan daha güvenli
Kablosuz ağ her zaman beraberinde bir nebze de olsa tehlike getirir. Doğru şekilde güvence altında almadığınız vakit (örneğin WPA şifrelemesi ile) yabancılar dışarıdan ağınıza izinsiz bir şekilde girebilir. İşte bu konuda Powerline daha fazla güvenlik vaat ediyor. Bu tip bir yapılandırmada sadece elektrik hattınıza direkt erişim sağlandığında saldırı mümkün oluyor; yani evinizdeki prizlerden birine erişim sağlanmış olması gerekiyor. Saldırgan bunu becerse bile ek olarak şifrelemeyi de kırması gerekiyor.

İlerleyen sayfalarda verileri elektrik hattı üzerinden nasıl göndereceğinizi detaylıca anlatacağız. Ayrıca bazı ürün tavsiyelerinde de bulunacağız. Ürünlerin bir kısmını Türkiye’de bulmak mümkün olmayabilir; zira tekniğin kendisi yeni yaygınlaşıyor.

Powerline cihazları HomePlug 1.0 veya HomePlug AV standardını kullanır. Bu iki teknik özellikle iletim hızı ve şifreleme konusunda birbirinden ayrılır. Şunu belirtmemizde fayda var: Farklı üreticilerin adaptörlerinin birbiriyle anlaşmazı genellikle çok zordur.

Powerline, ağ oluşturmak için evdeki mevcut elektrik hattını kullanır. Ağ sinyalleri 230 Volt gerilime modüle edilir. Her zaman sadece bir cihaz veri gönderebilir veya alabilir. Veriler priz bulunan her odada kullanıma sunulur. Adaptörler aynı normal elektrik fişi gibi prize takılır ve ağ kablosu ile bir bilgisayarın Ethernet kartına bağlanır. Bir ağın oluşabilmesi için en az iki adaptör gerekir.

HomePlug 1.0 standardını kullanan cihazların sunduğu bant genişliği 14 Megabit/saniye ila 85 Mbit/saniye arasında değişir. Bu değerler normal bir DSL hattı veya ses iletimi için fazlasıyla yeterlidir. Buna karşın HomePlug AV, 200 Megabit/saniyeye kadar hız sunar. AV, Audio (ses) ve Video kelimelerinin kısaltılmış halini temsil eder ve veri yoğunluğu yüksek multimedya uygulamaları, internet TV veya video-on-demand hizmetlerinde aktarım kalitesine pozitif etki eder.

Kapsama alanı ve kalite
Kapsama alanı, adaptörün gönderim kalitesinin yanında evdeki elektrik hattının kalitesine ve hattaki parazit kaynaklarına da bağlıdır. Örneğin adaptörler arası uzaklık bir sonraki elektrik sayacı tarafından sınırlandırılır. Sinyal emilimi o kadar büyüktür ki kural olarak bunun dışında veri aktarımı yapmak mümkün değildir. Fakat çoklu prizdeki bir ampulün şalteri de sinyali emer.

Tavsiyemiz: Optimal gönderim ve alım performansı için adaptör, prize tek başına takılı olmalı. Ek olarak takılan her cihaz performansın bir kısmını emecektir. Yahut üzerinde priz bulunan bir adaptör seçin (Devolo ve Zyxel marka adaptörler); böylece prizi tamamıyla kaybetmiş olmazsınız.

Şifreleme
HomePlug standartları ağın şifrelenmesini de öngörüyor. DES tekniğinin (Data Encryption Security) şifrelemesinin kullandığı 56-bit uzunluğundaki parolalar, WLAN’da kullanılan WEP şifrelemesiyle esasen eşdeğerdir. Daha yeni olan 200 Mbit adaptörler 128-bit AES şifreleme yöntemi kullanıyor ve dolayısıyla daha güvenliler. Temelde HomePlug’ın güvenlik riski WLAN’dan daha düşüktür: Sadece kapalı elektrik devresi dâhilinde verilere erişim mümkün olduğu ve normal şartlar altında evinizdeki prizlere dışarıdan kimse erişemeyeceği için ağ yapılandırması çok daha güvenli oluyor.

Uyumluluk
Çoğu durumda farklı üreticilerin modelleri birbiriyle çalışamaz; çünkü farklı gönderim ve alım kanalları kullanırlar. Ayrıca her üreticinin kullandığı şifreleme tekniği de birbirinden farklıdır. Tek istisna: HomePlug AV sertifikasına sahip tüm üreticilerin cihazları birbiriyle anlaşır.

Bir ağ oluşturmak için en az iki adet Powerline adaptörüne ihtiyacınız var. Aktarım hızı konusuna gelindiğinde seçmekte zorlanabilirsiniz. Fakat üreticilerde eğilim elbette 200 Megabit/saniyeye doğru kayıyor.

HomePlug 1.0 standardı teorik olarak 14 Mbit/s hıza ulaşıyor ve elektrik devresi dâhilinde 200 metre uzaklığa izin veriyor. Kullanıcı teorik olarak birden çok bina katı arasında köprü de kurabilir. Fakat en iyisi “sadece” 100 metre uzaklığı göz önünde bulundurun ki bağlantı iyi bir şekilde çalışsın. Netgear XE102G gibi adaptörlere artık çok ender rastlanılıyor. Daha hızlı sürümleri tercih etmeniz faydalı olacaktır.

Devolo dLAN 200 AVplus
Devolo’nun 200 Mbit adaptörleri direkt prize takılıyor ve modem veya PC için tekrar tümleşik bir priz sunuyor. Bu sayede veriler en uygun şekilde aktarılacak ve parazitler en aza indirgenecek. Adaptörleri bağlamak ve ağ şifrelemesi cihazların üzerindeki tuşa basılarak gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda şifrelemeyi kişisel bir parola ile değiştirmeniz de mümkün. Gerekli yazılım kutu içeriğine dâhil edilmiş.

Fiyat: yaklaşık 110 Euro

Zyxel PLA-401 v3
Zyxel’in adaptörleri üçüncü sürümle (v3) beraber biraz “ufaldı” ve yine adaptörlerin “eşleşmesi” ve ağın şifrelenmesi için birer tuş sunuyor. Süreç çok basit: Öncelikle bir adaptörde tuşa basın, sonra iki dakika içerisinde diğer adaptördeki tuşa basın; bu kadar. Priz üzerinden ağınız hazır. Ağ şifrelemesi aynı Devolo’nun ürününde olduğu gibi 128-bit AES tekniğini kullanıyor. Optimal şartlar altında adaptörler elektrik hattı dâhilinde 300 metre uzaklığa izin veriyor. Fakat bu sayıyı ciddiye almayın, çünkü bu durumda hiçbir rahatsız edici direncin bulunmaması gerekiyor. Şimdiden ampulleri sökmeye başlayabilirsiniz.

Fiyat: yaklaşık 85 Euro

Bu sayfada tanıtılan modemler tümleşik Powerline desteği sunuyor. Her geçen gün daha fazla üretici bu tekniği diğer cihazlara da yerleştiriyor. Sonuç olarak teknik örneğin modemler veya aktarım istemcilerinde kullanılabiliyor.

Powerline için modem: Zyxel NBG-318S
Zyxel modem ile ağınızı üç farklı yolla kurabilirsiniz: Üç Ethernet arabirimi üzerinden LAN ile, IEEE 802.11g standardı ile WLAN ile veya Homeplug AV standardına uyan Powerline ile. Modem WLAN tekniğinde WEP, WPA ve WPA2 şifreleme tekniklerini destekliyor. Powerline’da 128-bit AES ağ koruması sunuluyor. DSL modeminizi bir WAN portu üzerinden bağlayabilirsiniz.

Fiyat: yaklaşık 140 Euro

Aktarım istemcisi: Zyxel DMA-1100P
DMA-1100P resimleri, videoları ve müzikleri ağ üzerinden televizyonunuza veya müzik setinize getiriyor. Verileri tümleşik Powerline adaptörü ile (Homeplug AV) yakalıyor. Cihaz televizyon ile HDMI arabirimi üzerinden bağlanıyor. Müzik setinize ise stereo kablosu veya koaksiyel dijital ses çıkışı ile bağlanabiliyor. Desteklenen dosya formatları ve codec’ler: WMV, AVI, MPEG 1/2/4, Xvid, MP3, WMA, LPCM, WAV, AAC, Ogg, JPEG, BMP, PNG, TIFF ve GIF.

Fiyat: yaklaşık 175 Euro

Powerline’lı güç kaynağı: Netgear XEPS103
Bu güç kaynağının içinde bir Powerline adaptörü var, fakat maksimum veri aktarım hızı 85 Megabit/saniyeye çıkabiliyor. Güç kaynağı birçok Netgear yönlendirici, ADSL modem, Gigabit switch ve (kablosuz) erişim noktalarıyla beraber kullanılabiliyor ve orijinal güç kaynağının yerini alıyor.

Fiyat: yaklaşık 75 Euro

 

Kaynak : Netpano

Duo testis bene benedata! yani Sarkan iki adet mükemmel testisi var!

Kardinaller yeni Papa’ya biat etmeden önce testislerini iyice bir kontrol ederler!

Kardinallerin yeni Papa’yı belirledikten sonra yaptıkları ilk işin ne olduğundan hiç bahsedilmez. Bu iş, asırlardır devam eden söylentilere bakılırsa, yeni Papa’yı alt kısmı delik bir sandalyeye oturtup testislerinin olup olmadığını kontrol etmektir.

Çeşitli ayrıntılar zaten her Papa seçiminde gündeme gelir, defalarca yazılıp çizilir, hattâ yeni Papa’nın belirlenmesinden sonraki ilk âyinin teferruatına kadar hemen herşey anlatılır ama seçimden sonra yapılacak olan ilk iş hakkında hiç konuşulmaz…


Sarkan iki adet mükemmel testisi var!

Kardinaller yeni Papa’yı seçtikten sonra ilk iş olarak ona sade bir cüppe giydirir, alt kısmı delik bir sandalyeye oturtur ve aşağıdan sandalyenin deliğine doğru elini uzatan biri, Papa’nın testislerinin olup olmadığını kontrol eder ve kardinaller yeni Papa’nın kadın değil, erkek olduğu konusunda böylece emin olurlar. Muayeneyi tamamlayıp Papa hazretlerinin testislere sahip bulunduğuna emin olan muayeneci, ardından asırlardan buyana tekrarlanan Latince “Testiculos habet et bene pendentes” yahut “Duo testis bene benedata!”yani “Sarkan iki adet mükemmel testisi var!”cümlesini haykırarak Aziz Petrus’un vekilinin erkek olduğunu müjdeler.

Peki neden mi Papa’nın testislerini kontrol ederler?

853 yılında Joan adında bir kadını erkek zannederek “Sekizinci John” unvanıyla Papa seçmişler ama kadın birkaç ay sonra bir âyinin ortasında doğurunca aynı hatayı bir daha yapmamak için yeni papanın cinsiyeti konusunda kendilerini garantiye almak istemiş ve bu testis muayenesi âdetini getirmişlerdir.
Vatikan, kadın papa konusu ile yeni seçilen papanın testislerinin kontrolden geçirilmesini son asırlarda hep yalanladı ama her iki mesele de eski yüzyıllarda kaleme alınmış olan tarih kitaplarında ayrıntıları ile anlatılıyor.

Kardinaller, âyinde doğuran kadın Papa’yı parça parça ettiler

JOAN, Almanya’da yaşayan bir İngiliz misyoner ailenin kızıydı. Yakınları, onu “Gilberta” yahut “Jutta” diye de çağırıyorlardı. 12 yaşına geldiğinde erkek elbiseleri giyiyor ve erkek çocuk gibi davranıyordu. Atina’da din ve felsefe öğrendikten sonra Roma’ya gitmiş, ne yaptıysa yapmış, 853′te ölen Dördüncü Leo’dan sonra kendisini Papa seçtirmeyi başarmış, “Sekizinci John” adını almış ve iki sene beş ay dört gün boyunca Papalık tahtında oturmuştu. Kadın Papa’nın, gelişi gibi gidişi de tuhaf oldu. Hizmetkârlarından biriyle ilişkisi vardı ve hamile kalmıştı. Hamileliğini dokuz ay boyunca gizlemeyi başardı ama doğum zamanı yaklaşıyordu ve 855 yılında Aziz Petrus Kilisesi’nin dışında kortej halinde yapılan bir âyin sırasında, sokakta doğuruverdi! Kardinaller hem Joan’ı hem de yeni doğmuş çocuğunu hemen oracıkta taşlayıp öldürdüler. Joan’ı öldürdükleri yere gömdükten sonra üzerine mermer bir plaket koyup plaketin hemen yanıbaşına da bir anne ile çocuğunu gösteren bir de heykel dikildi. Asırlar boyunca duran plaket ve heykel, Joan’dan geriye bir iz kalmaması için 16. yüzyılın sonlarında Papa Beşinci Pius’un emriyle kırdırıldı ve kadın papanın ismi papalar listesinden de silindi. Ama, Joan’dan 17 sene sonra papa seçilen ve “John” adını almak isteyen bir başka Papa,”Dokuzuncu John” olduğu takdirde sekizincisinin adı listelerden çıkartıldığı ve dolayısıyla da “John”ların sıralamasında eksiklik görüleceği için Vatikan’ın yüzkarası sayılan kadın papanın adının başındaki sayıyı almak zorunda kaldı, “Sekizinci John” oldu ve böylelikle sıralamanın da namusu kurtarıldı! Vatikan, Joan’ın unutulması için elinden geleni yaptı fakat bazı kilise mensuplarının hadiseyi tarihlere kaydetmelerine bir türlü mâni olamadı. Joan’ın macerasını, önce 11. asırda yaşayan Martinus Scotus adında bir rahip yazdı. Martinus’u 12. asır kilise tarihçisi Gemiorslu Siegebert takip etti, ondan bir yüzyıl sonra yaşamış olan tarihçi Martinus Polonus da”Cronikon Pontificum en Imperatum” yani”Papaların ve İmparatorların Tarihi” isimli eserinde hadisenin bütün ayrıntılarını anlattı. Joan, daha sonra romanlara ve filmlere kadar konu oldu. Yeni seçilen papanın testis muayenesine, Vatikan’da yaşanan işte bu Joan macerasından sonra başlandı. Papa, eski dönemlerde seçimden hemen sonra altında yuvarlak bir delik bulunan bir tahtırevana oturtulur, omuzlar üzerine alınan tahtırevanla Roma caddelerinde dolaştırılırken kardinallerden biri elini delikten yukarıya uzatır ve Papa’nın testislerini kontrol ederdi. 16. asırdan sonra yeni seçilen Papa’nın kortejle caddelerde dolaştırılmasından vazgeçilince de, kontrol işi kilisede yapılır oldu.

Papa evlenmez ve çoluk-çocuk sahibi olmaz diye kim demiş?

MODERN çağların papaları bekâret yemini etmiş ve kadınlarla hiçbir şekilde ilişki kurmamış ve gençliklerini dünya nimetlerinden el-etek çekerek geçirmiş kişilerdir ama papalık tarihi bunun tam aksi örneklerle doludur.
Siyasetle uğraşan, iktidar için oluk gibi kan döken ve hatta bize karşı Haçlı Seferleri’ni bile başlatan papaların yanısıra Katolik doktrini uyarınca kadınlarla ilişkiye girmeleri yasak olmasına rağmen aşklarıyla ve gayrimeşru çocuklarıyla tarihe geçmiş papalar da vardır.
İşte, bu papalardan bazıları:
* Üçüncü Sergius 904′te Papa oldu ve yedi yıl tahtta kaldı. Papa’nın Marozia adında 16-17 yaşlarında bir sevgilisi ve bu sevgilisinden de gayrımeşru bir oğlu vardı. Marozia’nın annesi Theodora, sevgilisini 914 yılında “10. Jean”unvanıyla Papa seçtirmeyi başardı; Sergius’un gayrimeşru oğlu da 931′de “11. John” olarak papalık tahtına oturdu.
* Sergius’un gayrimeşru oğlu 11. John, Papa olduğunda henüz 18 yaşındaydı. Sekiz yıl devam eden papalığı sırasında babasının metresiyle aşk yaşadı, yeğenleriyle ilişkiye girdi ve kendisini eleştiren bir papaz yamağının cinsel organını kestirdi. 963 Kasım’ında Roma’daki Aziz Petrus Kilisesi’nde bir araya gelen 50 kadar kardinal, Papa’yı kutsal kavramlara saygısızlıkla, makamını satın almakla, yalan yere yemin etmekle, cinayetle ve zina ile suçlayıp azlettiler.
* Sekizinci Innocent 1484′te Papa seçildiğinde biri kız, diğeri erkek iki gayrimeşru çocuğun babasıydı. Innocent’in 1492′de yerini alan veBorjia ailesinin mensubu olan Altıncı Alexanderise dört çocuk babasıydı ve dünya cinayet tarihinde çok önemli bir mevki edinmiş olan Sezar ile Lükres Borjiya, Alexander’ın çocuklarından sadece ikisiydi.
* Çoluk-çocuk sahibi papalar sadece bunlardan ibaret değildi. 1523′te papa olan Yedinci Clement’in hem kendisi gayri meşruydu, hem de bir oğlu vardı. Üçüncü Paul’un dört oğlu ve iki erkek torunu vardı, üstelik henüz 20 yaşına bile basmamış olan torunlarını kardinal yapmıştı.Dördüncü Pius ise sadece üç çocukla yetinmişti.

Anonim duruşun alamet-i farikası: O maskeler nereden geliyor?

Dünya çapında gerçekleştirilen birçok protestonun simgesi haline gelen Guy Fawkes, nam-ı diğer “V for Vendetta” maskelerinin nerede üretildiğini hiç merak ettiniz mi?

Anonim duruşun alamet-i farikası: O maskeler nereden geliyor?

 Dünya çapında gerçekleştirilen birçok protestonun simgesi haline gelen Guy Fawkes, nam-ı diğer “V for Vendetta” maskelerinin nerede üretildiğini hiç merak ettiniz mi?
Anonim duruşun alamet-i farikası olan Guy Fawkes maskeli eylemciler, Arap Baharı‘ndan dünyanın çeşitli yerlerinde düzenlenen “Occupy” hareketlerine kadar birçok yerde karşımıza çıktı. İsyanlarda görünen sebep genellikle o coğrafyanın sosyolojik kırılımlarına göre farklılık gösterse de, buz dağının altında hep daha derin manalar yatıyordu. Sisteme başkaldırı, bireysel özgürlükler ve çoğulcu demokrasi gibi alt metinlerin doldurduğu gösterilerde ortak başka bir meta daha vardı: “Guy Fawkes maskesi”

Guy Fawkes’i simgeleştiren bu suret, İngiliz tasarımcı David Lloyd tarafından, Alan Moore’un çizgi romanındaki “V” karakteri için hazırlandı. Bu tarihten itibaren derinden derine “isyanın simgesi” haline gelen maskeler Brezilya’nın Rio de Janeiro kenti yakınlarına yer alan Sao Goncalo kasabasındaki bir fabrikada üretiliyor. Üstelik burada üretilen maskeler, müşterilerin kişisel zevk ve tercihlerine göre özelleştirilebiliyor.

GUY FAWKES MASKESİ TAKANA 10 YIL HAPİS

Her ne kadar Rio’daki bu fabrika dünyanın farklı ülkelerine çok sayıda ihracat yapsa da, maskeleri takan eylemcilerden memnun olmayan hükümetler de yok değil. Özellikle geçtiğimiz günlerde Kanada ‘da kabul edilen bir yasa tasarısına göre, herhangi bir illegal eylem veya protestoda bu maskeyi takanlara 10 yıla kadar hapis cezası verilmesi kararlaştırıldı. Maskeyle ilgili bir başka ilginç ayrıntı ise Amazon.com‘da en çok satan maske unvanını elinde bulunduruyor olması. Her yıl on binlerce Guy Fawkes maskesi siparişi alan Amazon, durumdan oldukça memnun belli ki.

Maskeyle özdeşleşen dünyaca ünlü hacktivist grup Anonymous ve RedHack’i de unutmamak gerek elbette. Yaptıkları siber eylemlerde Guy Fawkes’e sıklıkla atıfta bulunan ‘hacktivist’lerin, bu karakerin geniş kitleler tarafından sahiplenilmesinde büyük bir katkısı olduğu da su götürmez bir gerçek. V for Vendetta çizgi romanının illüstratörü David Lloyd ise BBC ‘ye yaptığı bir açıklamada, Anonymous’un Fawkes maskesini kullanmasının kendi kimliklerini gizli tutma işlevini gördüğü gibi ayrıca bireyselliğe karşı da bir duruş olduğunu iddia ediyor.

Türkiye ‘de gerçekleştirilen gösterilerde sıklıkla rastladığımız maskeler, ülkemizdeki eylemlerde de yasaklanır mı bilinmez. Ancak, böyle bir gelişme yaşandığı takdirde maske satan esnafın ciddi bir ekmek kapısından olacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.

Yorum :  Yahu yine kavramlar birbirine girmiş. Bu maske Anti-kapitalist bir duruşu yansıtmıyor ki! Bu maske sadece anonimliği sağlıyor ve ona hizmet ediyor. Özet geçersem, V For Vandetta filminde kullanılan bu maske daha sonra Anonymous hareketince benimsenmiş ve gerçek hayatta sokaklarda olan eylem ve ayaklanmalarda kullanılmıştır. Verdiği mesaj “ben herhangi bir kimliğe ait değilim, kimseyim,herkesim veya herhangi biriyimdir” şeklinde algılanmalıdır. Ayrıca yine Anonymous tarafından satın alınmaması ve herkesin kartondan kendi maskesini yapması önerilmektedir.

Bir arama motoruna “anonymous mask pdf” yazarak ulaşılabilir.

 

Kaynak : Radikal

Okur Yorumlarından biri ;

İşte Budur Kendinden Habersizlik..”

Ağızlarındaki lafa baksan Batının sömürsüne, emperyalizmine karşıyız derler, batının kültürel ve siyasi hegemonyasından şikayet ederler.. Ve adamlar bir film çekerler sana kendi yarattıkları bir simgeyi daha milyonlarca adet satarlar..

İşte bizim solcuların bilgi ve bilinç düzeyi..

Zaten çoğunlukla devrim muhabbetlerini bacaklarında Amerikalı inek çobanlarının ve madencilerin kotuyla, MCdonaldsta hamburger yerken yaparlar..

Siz daha sizi kimin güttüğünden habersiz, şuursuzlar, bir de milleti aşağılarsınız..